Çocuklar nasıl korkuyor ?

Sungur

Global Mod
Global Mod
Korkunun Minik Ayak Sesleri: Çocuklar Nasıl Korkuyor?

Selam sevgili forumdaşlar!

Bu sabah kahvemi yudumlarken kızım banyodan çığlık atarak koştu:

“Baba! Lavaboda bir canavar var!”

Meğer tıkanmış giderden çıkan köpükler yüzünden su kabarmış, çocuk onu “baloncuklu yaratık” sanmış.

İşte o an düşündüm: çocuklar nasıl korkuyor, neden korkuyor, ve biz neden bazen onlardan daha çok panikliyoruz?

Hazırsanız, hem biraz gülelim hem de bu minik kalplerin büyük korkularını yetişkin gözlüğüyle ama bol kahkahayla inceleyelim.

1. Korkunun Renkli Versiyonu: Çocuk Mantığına Giriş

Çocukların korkuları, bilimsel olarak irrasyonel ama duygusal olarak şaheser düzeyde mantıklıdır.

Yetişkin aklı der ki: “Dolabın içinde kimse yok.”

Ama çocuk aklı: “Olabilir, çünkü az önce ışıktan gölge geçti!”

Bizim için “hava akımı” olan şey, onların dünyasında “görünmez hayalet”tir.

Kadın forumdaşlarımız genellikle bu anlarda duygusal radarlarını açar:

> “Tatlım, hiçbir şey yok. Gel annen seni sarsın, birlikte bakalım dolaba.”

> Empati, sıcaklık ve sarılma…

> Erkek forumdaşlarımız ise hemen stratejik plana geçer:

> “Tamam! Görev vakti! El fenerini alıyorum. Dolap açılıyor! Operasyon: Hayalet Avı başladı!”

> Bir yanda şefkat, diğer yanda mühendislik zekâsı.

> Sonuç? Çocuk yine korkar ama bu defa aile birliğiyle “korkunun gücüne” karşı koyar.

> Ve tabii ki baba dolabı açarken annenin sessizce fısıldadığı klasik cümle:

> “Sakın sen de korkma, çocuk fark eder.”

2. Erkek Çocuğu Korkarsa: “Ben Sadece Merak Ettim!” Sendromu

Erkek çocukları genellikle korkularını doğrudan itiraf etmezler.

Çünkü toplum kodları erken yaşta “korkmak = zayıflık” mesajını verir.

Bu yüzden minik Ahmet gece ışıkları yanarken sorar:

> “Anne, ben karanlıktan korkmuyorum da... ışığı açık bırakabilir miyiz, çünkü... şey... fotonlar ilgimi çekiyor.”

Evet, bilimsel gerekçe üretirler!

Bir korkunun felsefi açıklaması varsa, o korku artık korku değil, stratejik gözlem olur.

Ve baba hemen devreye girer:

> “Aferin oğlum, ben de küçükken aynı deneyleri yapardım. Işık açık kalsın, karanlığın optik etkisini gözlemle.”

> Yani aslında herkes biliyor: O çocuk sadece karanlıktan korkuyor.

> Ama kimse yüzünüze söylemiyor. Çünkü evde onur, küçük bir lambayla korunuyor.

3. Kız Çocuğu Korkarsa: Duygusal Kriz mi, Oscar’lık Performans mı?

Kız çocukları korktuklarında, olay sadece “korkmak” değildir.

Bu bir sanat performansıdır.

Gecenin bir yarısı çığlık atarak uyanır:

> “Anneee! Rüyamda tavşan ağlıyordu!”

> Evet, tavşan ağlıyormuş. Ve sen şimdi bu ağlayan tavşanı duygusal olarak desteklemek zorundasın.

> Annenin kalbinde bir şefkat patlaması, babanın kafasında ise bir denklem belirir:

> “Ağlayan tavşan = çizgi filmdeki karakter + dünkü oyuncak + fazla şeker tüketimi.”

> Ama çocuk için hepsi çok gerçek.

> Kadın forumdaş hemen sarılır, duygusal regülasyonu sağlar.

> Erkek forumdaş, kahvesini yudumlayarak “Bence tavşanı mutlu etmek için sabah havuç alalım.” der.

> İki farklı yöntem, tek hedef: Korkunun masum dünyasını sükûnete kavuşturmak.

4. Korkunun Evrimi: “Köpek ısırır mı?”dan “Wifi gider mi?”ye

Forumdaşlar, fark ettiniz mi?

Bizim çocukluğumuzun korkuları “karanlık, hortlak, cin” gibi geleneksel öğelerdi.

Şimdiki çocukların korkularıysa tamamen modernize olmuş durumda.

> “Anne, tabletin şarjı biterse ne olur?”

> “Baba, internet kesilirse dünyayla bağlantımız kopar mı?”

> Bir nesil var ki, wifi çubuğu azaldığında kalp atışları hızlanıyor.

> Bizim “elektrikler kesildi” travmamız, onların “modem çöktü” paniğiyle birebir eşleşiyor.

Kadın forumdaşlar bu durumu genellikle duygusal dengeyle yönetiyor:

> “Tatlım, biraz wifi yok, ama birlikte puzzle yapabiliriz.”

> Erkek forumdaşlar ise krize BT uzmanı gibi giriyor:

> “IP adresini sıfırla, modemi 10 saniye fişten çek, sonra yeniden başlat.”

> Yani çocuk korkarken biri kalbiyle sarılır, diğeri ethernet kablosuyla çözüm üretir.

> Ve sonuçta her iki yöntem de işe yarar: biri duyguyu, diğeri bağlantıyı onarır.

5. Yetişkinlerin Korkusu: “Ya Onlar Büyüyüp Hiçbir Şeyden Korkmazsa?”

Bir gün fark ediyorsun:

Korkmayan bir çocuk, bazen tehlikenin farkında olmayan bir çocuk demek.

Yani korku, aslında güvenlik duygusunun küçük kardeşi.

Biraz korkmak, biraz tetikte olmak iyidir.

Ama çocukların korkularını küçümsemek yerine onlara gülümseyerek yaklaşmak en büyük güç.

Anne korkuyu yumuşatır, baba şekillendirir.

Biri “geçer” der, diğeri “çözülür.”

Ve her biri kendi yöntemiyle çocuğun dünyasında bir güven duvarı örer.

İşte o yüzden korku, aslında çocukluktan yetişkinliğe uzanan bir duygusal eğitim alanıdır.

6. Forumdaşlara Soruyorum: Sizin Evde Kim Neyden Korkuyor?

Şimdi sıra sizde sevgili forum ahalisi!

Evdeki miniklerin en komik korkuları nelerdi?

Klozet kapağının canlandığını düşünen bir çocuğunuz oldu mu?

Ya da gölgelerle pazarlık yapan?

Peki siz nasıl tepki verdiniz — stratejik baba mı oldunuz, empatik anne mi, yoksa iki rolü birden mi üstlendiniz?

Çünkü çocukların korkularına gülmek, aslında hayatın masum tarafına sarılmaktır.

Her “anneee!” çığlığı, bir güven arayışının sesi;

Her “baba!” haykırışı, bir çözüm isteğinin yankısıdır.

Korkular geçer ama o anlarda kurulan bağlar, bir ömür kalır.

O yüzden hadi forumdaşlar,

biraz gülerek, biraz hatırlayarak yazın yorumlarınızı:

Sizce çocuklar neden korkar,

ve biz yetişkinler hâlâ neden onların korkularını bu kadar ciddiye alırız?

Belki de içimizde hâlâ o karanlıktan korkan, ama annesinin sarılmasıyla dünyası aydınlanan küçük bir çocuk vardır.